Epilepsi Nedir? Epilepsi Çeşitleri Nelerdir? Epilepsinin Tedavisi Nedir?

1. Giriş
Epilepsi, beyin hücrelerindeki (nöronlardaki) anormal elektriksel faaliyetlerden kaynaklanan ve tekrarlayan nöbetlerle karakterize bir hastalıktır. İnsanlık tarihi boyunca farklı kültürlerde “sara hastalığı”, “havaleler” gibi isimlerle tanınmış olan epilepsi, aslında oldukça yaygın bir nörolojik sorun olup, dünya nüfusunun yaklaşık %1’ini etkilediği tahmin edilmektedir. Bu oran, küresel ölçekte 70 milyondan fazla insanın epilepsiyle yaşadığını göstermektedir (Ngugi ve ark., 2011).
Epilepsiyi yalnızca nöbetlerle ilişkilendirmek eksik bir yaklaşım olabilir, zira epilepsi, pek çok insanın sosyal hayatını, psikolojik durumunu ve günlük yaşantısını etkileyen karmaşık bir rahatsızlıktır. Kimileri nadiren nöbet geçirirken kimilerinde nöbet sıklığı yüksek olabilir. Ayrıca, epilepsinin altında yatan nedenler ve nöbet tipleri, kişiden kişiye değişiklik gösterir. Dolayısıyla epilepsi, tek bir hastalık değil, “epilepsiler” bütünü olarak ele alınır (Fisher ve ark., 2005).
Bu makalede, epilepsinin ne olduğunu, çeşitlerini, nedenlerini, tanı yöntemlerini, tedavi seçeneklerini ve epilepsiyle yaşam konusunu detaylı biçimde inceleyeceğiz. Metin boyunca sık sorulan sorulara da yer vererek, halkın anlayabileceği bir dille kapsamlı bir rehber sunmayı amaçlıyoruz.
2. Epilepsi Nedir?
2.1 Genel Tanım
Epilepsi, beyin hücrelerinin (nöronların) aşırı veya anormal elektriksel deşarj yapması sonucu ortaya çıkan ve tekrarlayan nöbetlerle seyreden nörolojik bir hastalıktır (Fisher ve ark., 2005). Beyin, milyarlarca nöronun elektrik sinyalleri aracılığıyla iletişim kurduğu karmaşık bir organımızdır. Bu iletişimin düzensizleşmesi, yani nöronlarda kontrolsüz elektriksel boşalmalar, epileptik nöbetlere neden olur.
2.2 Epileptik Nöbetlerin Mekanizması
Beyin, sinir hücreleri arasındaki iletişimi elektrokimyasal sinyallerle sağlar. Her nöron, hücre zarı boyunca iyonların (sodyum, potasyum, kalsiyum vb.) hareketi sayesinde aksiyon potansiyeli adı verilen elektriksel bir dalga oluşturur. Normalde bu aksiyon potansiyelleri düzenli bir ritimde gerçekleşirken, epilepside aniden büyük bir nöron grubu “senkronize” biçimde ateşlenerek anormal elektrik deşarjları üretir. Bu deşarjlar beyindeki sinir ağlarında yayılır ve tipik epileptik nöbet belirtileri ortaya çıkar (de Araújo Boleti ve ark., 2024).
2.3 Toplumda Görülme Sıklığı
Epilepsi, dünyadaki en yaygın nörolojik hastalıklardan biridir. Tahminen dünya nüfusunun %0,5 ila %1’ini etkiler. Gelişmekte olan ülkelerde oranların daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu durum, doğum yaralanmaları, enfeksiyonlar, beslenme yetersizlikleri veya yetersiz sağlık hizmetleri gibi faktörlerle ilişkilendirilir (Ngugi ve ark., 2011).
3. Epilepsi Çeşitleri
Epilepsi, nöbetlerin başlangıç bölgesi, nöbetlerin yayılım şekli ve bilincin etkilenme durumu gibi kriterlere göre sınıflandırılır. Uluslararası epilpsi sınıflamalarında (örneğin, Uluslararası Epilepsi ile Mücadele Birliği – ILAE), epilepsi fokal (yerel) başlangıçlı, jeneralize (genel) başlangıçlı veya bilinmeyen başlangıçlı şeklinde büyük kategorilere ayrılır. Ayrıca epilepsi sendromları adı verilen özel durumlar da mevcuttur.
3.1 Jeneralize Epilepsiler
Jeneralize epilepsiler, beynin her iki yarım küresinde de aynı anda başlayan elektriksel aktiviteyle karakterizedir. Hasta genellikle bilincini kaybeder veya ciddi anlamda etkilenir. Başlıca jeneralize nöbet türleri şunlardır:
- Tonik-Klonik (Grand Mal) Nöbetler
- Tonik faz: Kaslar sertleşir, hasta sıklıkla yere düşer ve vücudu kasılır.
- Klonik faz: Kaslarda ritmik titremeler, sallanmalar gözlenir.
- Süre genelde birkaç dakika, sonrasında “postiktal” dönem (bilinç bulanıklığı, yorgunluk) yaşanır (Pack, 2019).
- Absans (Petit Mal) Nöbetler
- Özellikle çocuklarda yaygın görülür. Kişi birkaç saniyeliğine “donup kalır”, bakışları sabitleşir ve etrafıyla iletişimi kesilir.
- Nöbet sonrası hemen normale döner, çoğu zaman kişi nöbet geçirdiğinin farkında bile olmaz.
- Miyoklonik Nöbetler
- Kısa süreli, çabuk “şok” benzeri kas seğirmeleri şeklinde ortaya çıkar. Kol, bacak veya vücudun tamamında ani sarsılmalar görülebilir.
- Tonik Nöbetler
- Kaslarda sadece sertleşme (tonik kasılma) olur, ritmik kasılma (klonik) aşaması yoktur.
- Klonik Nöbetler
- Genellikle çocukluk çağında görülür. Ardışık kas gevşeme-kasılma fazları mevcuttur.
3.2 Fokal (Parsiyel) Epilepsiler
Fokal epilepsilerde nöbetler beynin belirli bir bölgesinde başlar. Nöbet ilerledikçe diğer bölgelere yayılabilir veya yayılmayabilir. Fokal nöbetlerin sınıflandırması, bilincin korunup korunmamasına göre yapılır:
- Fokal Bilinçli Nöbetler (Önceden “basit parsiyel nöbet” olarak adlandırılırdı)
- Bilinç etkilenmez. Hasta çevresiyle iletişim kurabilir, ancak nöbet sırasında olağan dışı duyu algıları, istemsiz hareketler, ani korku, déjà vu gibi hisler yaşayabilir.
- Fokal Bilinçsiz (Dismodal) Nöbetler (Önceden “kompleks parsiyel nöbet” olarak adlandırılırdı)
- Bilinç kısmen veya tamamen bozulur. Hasta cevap veremez, boş gözlerle bakar, otomatik hareketler yapabilir (örneğin ağzını şapırdatmak, kıyafetlerini çekiştirmek). Nöbet sonrası o anı hatırlamayabilir.
- Fokalden Jeneralizeye Genişleyen Nöbetler
- Fokal başlangıçlı olup, tüm beyine yayılır ve tonik-klonik nöbete dönüşür. Hasta genelde önce lokal semptomlar hisseder (örneğin kol seğirmesi), daha sonra bilinç kaybı ve tüm vücudu kapsayan kasılmalar görülür (Fisher ve ark., 2005).
3.3 Özel Epilepsi Sendromları
Bazı epilepsi sendromları belirli yaşlarda başlar, karakteristik EEG bulgularına veya spesifik genetik mutasyonlara sahiptir. Örneğin:
- Lennox-Gastaut Sendromu: Erken çocukluk döneminde başlar, çoklu nöbet tipleri ve zihinsel gelişim geriliği sıktır. Tedaviye dirençli olmasıyla bilinir (Sullivan ve ark., 2024).
- Dravet Sendromu: Bebeklik döneminde görülen, yüksek ateşle ilişkilendirilebilen, sık ve dirençli nöbetlerle karakterizedir. Genellikle SCN1A gen mutasyonuyla ilişkilidir (Lo ve ark., 2021).
- West Sendromu (Infantile Spasm): Bebeklikte “salaam atakları” şeklinde spazmlar, gelişimsel gerilik ve EEG’de “hipsaritmi” adı verilen özel bir patern görülür.
Her sendromun tedavi ve takibi farklı bir uzmanlık yaklaşımı gerektirir.
4. Epilepsinin Nedenleri ve Risk Faktörleri
Epilepsi, çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda genetik faktörler ağırlıkta iken, bazılarında beyin hasarları, enfeksiyonlar, travmalar ya da bilinmeyen mekanizmalar rol oynar.
4.1 Genetik Faktörler
Epilepsinin belirli tipleri kalıtsal geçiş özelliği gösterir. Aile hikâyesi olan hastalarda epilepsi riski artar (Ottman ve ark., 1996). Tek bir gen mutasyonu (örneğin SCN1A mutasyonu) veya çoklu genetik varyasyonlar epilepsiye yatkınlığı artırabilir. Yine de çoğu vakada genetik faktör, tek başına açıklayıcı olmayıp çevresel etkenlerle etkileşime girebilir.
4.2 Beyin Yaralanmaları
Beyin travmaları (kaza, düşme, spor yaralanmaları vs.), inme (felç), beyin tümörleri veya beyin ameliyatları, epilepsi gelişimine zemin hazırlayabilir. Özellikle kafa travması sonrasında beyin dokusunda oluşan yara izleri (skar dokusu), anormal elektriksel iletime yol açarak fokal nöbetlere neden olabilir (Vezzani ve ark., 2016).
4.3 Enfeksiyonlar
Menenjit, ensefalit veya beyni etkileyen parazitler (örneğin kist hidatik veya nörokistikerkosis) gibi enfeksiyonlar, beyin dokusunda kalıcı hasar bırakabilir ve epilepsiye yol açabilir. Bazı enfeksiyonlarda erken tanı ve tedavi, epilepsi gelişme riskini azaltır (Vezzani ve ark., 2016).
4.4 Metabolik ve Gelişimsel Bozukluklar
Nadir görülen metabolik sendromlar, kromozom bozuklukları veya nörogelişimsel hastalıklar da epilepsiyle ilişkili olabilir. Örneğin, tübero skleroz veya nörofibromatozis gibi genetik rahatsızlıklarda epilepsi sık görülür.
4.5 Bilinmeyen (İdiyopatik) Nedenler
Birçok hastada detaylı inceleme sonucunda dahi epilepsinin belirgin bir nedeni saptanamayabilir. Bu tür vakalar “idiyopatik” veya “kriptogenik” olarak adlandırılır. Uzmanlar, bu durumlarda henüz keşfedilmemiş genetik veya mikroskobik düzeydeki lezyonların rol oynayabileceğini belirtmektedir.
5. Epilepsinin Tanısı
Epilepsi tanısı genellikle klinik öykü, nörolojik muayene, elektroensefalografi (EEG) ve nörogörüntüleme (MRI gibi) yöntemlerinin birleşik değerlendirmesi ile konur. Tanı sürecinde dikkatli olmak ve epilepsiyi taklit eden diğer rahatsızlıkları (örneğin senkop, psikojenik nöbetler) dışlamak önemlidir.
5.1 EEG (Elektroensefalografi)
EEG, kafa derisine yerleştirilen elektrotlarla beyin dalgalarını kaydeden bir testtir. Epilepsi tanısında altın standart yöntemlerden biridir. Birçok hastada, özellikle nöbet geçirdiği anda çekilen EEG’de epileptiform aktivite (diken-dalga kompleksleri, keskin dalgalar vb.) tespit edilir (Oliveira ve ark., 2004). Ancak ilk EEG kaydı her zaman anormal bulguları göstermeyebilir; bazen tekrarlı veya uyku EEG’si gereklidir.
5.2 MRI ve Diğer Görüntüleme Yöntemleri
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI), beyindeki yapısal lezyonları (tümör, skar dokusu, doğuştan anormallikler) yüksek çözünürlükle gösterir (Skidmore, 2025). Bu lezyonlar fokal epilepsilerin nedeni olabilir.
Bazı hastalarda PET, SPECT gibi ileri görüntüleme yöntemleri veya fonksiyonel MRI da gerekli olabilir. Özellikle cerrahi planlamada hangi beyin bölgesinin nöbet odağı olduğu detaylı araştırılmalıdır.
5.3 Ayırıcı Tanı ve Yanıltıcı Durumlar
Epilepsi, farklı hastalıklar veya durumlarla karıştırılabilir. Psikojenik nöbetler (konversiyon), senkop (bayılma), hipoglisemi, narkolepsi gibi durumlar epilepsi nöbetlerini taklit edebilir. Hastanın öyküsü, tanık ifadeleri, nörolojik muayene ve EEG gibi testler, ayırıcı tanıda kritik öneme sahiptir (Benbadis, 2009).
6. Epilepsinin Tedavisi
Epilepsi tedavisi, nöbet kontrolünü sağlamayı, hastanın yaşam kalitesini artırmayı ve olası yan etkileri en aza indirmeyi hedefler. Her hasta özeldir; bu nedenle tedavi, hastanın nöbet tipi, yaşı, diğer sağlık koşulları ve kişisel tercihleri dikkate alınarak planlanır.
6.1 Antiepileptik İlaçlar (AEİ’ler)
Antiepileptik ilaçlar, beyin hücrelerinin aşırı elektriksel deşarjını baskılayarak nöbet sıklığını azaltır veya nöbetlerin tamamen ortadan kalkmasını sağlayabilir (Czapiński ve ark., 2005). Sık kullanılan AEİ’ler şunlardır:
- Valproat
- Geniş spektrumlu bir ilaçtır, hem jeneralize hem de fokal nöbetlerde etkilidir. Karaciğer fonksiyonu, kan sayımı gibi parametreler periyodik olarak izlenmelidir.
- Karbamazepin
- Özellikle fokal epilepsilerde ilk tercih ilaçlardan biridir.
- Levetirasetam
- Geniş spektrumlu, genellikle iyi tolere edilen bir ilaçtır.
- Lamotrijin
- Hem jeneralize hem de fokal nöbetlerde kullanılabilir, yan etki profili görece iyidir.
- Topiramat
- Kilo kaybı yapabilmesi nedeniyle bazı hastalar tarafından tercih edilir; ancak kognitif yan etkiler görülebilir.
Diğer AEİ’ler (fenitoin, fenobarbital, pregabalin vb.) de kullanılabilir. İlaç seçimi, hastanın nöbet tipine ve ek hastalıklarına göre hekim tarafından yapılır (Perucca ve ark., 2018). Genellikle tedaviye düşük dozla başlanır ve kademeli olarak artırılır. İstenen etki elde edildiğinde doz sabitlenir. Bazen birden fazla ilaç (politerapi) gerekli olabilir.
6.2 Dirençli Epilepsi ve Cerrahi Tedavi
Hastaların yaklaşık %30’u, birden çok AEİ denenmesine rağmen nöbet kontrolüne tam olarak ulaşamaz. Bu durum “ilaç dirençli epilepsi” veya “refrakter epilepsi” olarak adlandırılır. Özellikle beyin cerrahisiyle çıkarılabilecek bir odak (tümör, skar dokusu, vs.) söz konusuysa, epilepsi cerrahisi düşünülebilir. MRG ve video-EEG monitoring gibi tetkiklerle nöbet odağı kesinleştirilir ve cerrahi müdahale planlanır (Perucca ve ark., 2018).
Cerrahi tedavi yöntemleri örnek olarak:
- Lezyonektomi: Tümör veya skar dokusu çıkarılır.
- Lobektomi: Örneğin temporal lob epilepsilerinde, temporal lobun bir kısmı çıkarılır.
- Subpial Transseksiyon: Beyin dokusundaki anormal ağların yayılımını kesmek için ince kesiler yapılır.
Uygun hastalarda cerrahi tedavinin nöbet özgürlüğü sağlama şansı oldukça yüksektir. Ancak cerrahi planlama detaylı inceleme ve deneyimli bir ekip gerektirir (Perucca ve ark., 2018).
6.3 Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet, yüksek yağ, düşük karbonhidrat ve yeterli protein içeren özel bir beslenme planıdır. Diyet, vücudun enerji üretiminde keton cisimciklerini ön plana çıkararak beyin hücrelerinin uyarılabilirliğini azaltabilir. Özellikle çocuklarda dirençli epilepsi tedavisinde etkili sonuçlar verebilir (Lefevre ve ark., 2000).
Diyet, mutlaka uzman bir diyetisyen ve doktor kontrolünde uygulanmalıdır. Potansiyel yan etkileri (kabızlık, böbrek taşları, büyüme geriliği vb.) göz önünde bulundurulmalıdır.
6.4 Vagus Sinir Stimülasyonu (VNS) ve Diğer Nörostimülasyonlar
Cerrahiye uygun olmayan veya ilaçla kontrol edilemeyen epilepsilerde, vagus sinir stimülasyonu (VNS) gibi nörostimülasyon yöntemleri denenebilir. Boyundaki vagus sinirine yerleştirilen bir cihaz, düzenli elektrik impulsları göndererek nöbet sıklığını azaltır (Morris ve ark., 2013). Yüzde 50’ye varan oranda nöbetlerde azalma sağlanabilir.
Daha yeni yöntemlerden derin beyin stimülasyonu (DBS) ve responsif nörostimülasyon (RNS) da dirençli epilepsi tedavisinde yer almaktadır. Ancak bu yöntemler, iyi seçilmiş hasta gruplarında, deneyimli merkezlerde uygulanmaktadır.
6.5 Alternatif ve Tamamlayıcı Tedaviler
Bazı hastalar, bitkisel ürünler, akupunktur, biofeedback veya yoga gibi alternatif yaklaşım arayışında olabilir. Ancak bu yöntemlerin epilepsi üzerindeki etkisi bilimsel olarak hâlâ net değildir (Cheuk ve ark., 2014). Örneğin, akupunktur veya homeopati için güçlü kanıtlar bulunmamaktadır. Yoga gibi gevşeme tekniklerinin stresi azalttığı için dolaylı yoldan faydaları olabilir, ancak bunlar da geleneksel tedavilerin yerine geçmemelidir (Satishchandra ve ark., 2017).
Kanabinoid (özellikle CBD, yani kanabidiol) bileşiklerinin epilepsideki etkisi son yıllarda üzerinde çokça araştırma yapılan bir konudur. Bazı çalışmalarda Dravet Sendromu ve Lennox-Gastaut Sendromu gibi dirençli epilepsi tiplerinde ek yarar sağladığı gösterilmiştir (Berg ve ark., 2019). Ancak bu ürünlerin kullanımı ve yasal statüsü ülkelere göre değişebilmektedir.
7. Epilepsi ile Yaşam
Epilepsi hastalarının büyük bölümü, doğru tedavi ve düzenli hekim takibi ile normal yaşam standartlarına kavuşabilir. Tedavide temel amaç, nöbetleri en aza indirmek veya tamamen önlemek, aynı zamanda hastanın sosyal ve psikolojik iyilik hâlini korumaktır.
7.1 Günlük Yaşam Önerileri
- Düzenli Uyku ve Beslenme: Uykusuzluk nöbet eşiğini düşürebilir. Dengeli beslenme, stresi azaltır ve genel sağlığı iyileştirir.
- İlaçların Düzenli Alınması: Antiepileptik ilaçlar mutlaka hekim önerisine göre alınmalıdır. Doz atlaması veya aniden ilaç kesmek tehlikeli olabilir.
- Alkol ve Uyarıcı Maddelerden Kaçınma: Alkol, kafein gibi maddeler nöbetleri tetikleyebilir.
- Stres Yönetimi: Yoga, meditasyon, terapi gibi yöntemler stresi azaltıp dolaylı olarak nöbet kontrolüne katkı yapabilir.
- Emniyet Önlemleri: Nöbet riski bulunanlar, tek başına yüzme, dağcılık gibi tehlikeli aktiviteleri yaparken dikkatli olmalı veya önlemler almalıdır.
7.2 Epilepsinin Sosyal ve Psikolojik Etkileri
Epilepsi, yanlış inanışlar ve önyargılar nedeniyle sosyal hayatı zorlaştırabilir. Hastalar bazen iş bulmada ve sürdürmede, evlilik veya eğitim gibi konularda ayrımcılığa maruz kalabilirler (Baker ve ark., 1997). Epilepsili bireylerde depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik problemlere de sık rastlanır (Qin ve ark., 2022).
Bu noktada bilinçlendirme, danışmanlık ve hasta destek grupları önemli rol oynar. Psikolojik destek almak, aile ve arkadaşların anlayışı, hastanın kendi özgüvenini artırarak yaşam kalitesine katkı sağlar.
8. Sık Sorulan Sorular (SSS)
Aşağıda, epilepsi hakkında halk arasında yaygın olarak merak edilen soruların yanıtlarını bulabilirsiniz:
Soru 1: Epilepsi Tamamen Tedavi Edilebilir mi?
- Cevap: Epilepsisi olan hastaların yaklaşık %60-70’i, uygun antiepileptik ilaç tedavisiyle nöbetlerinden tamamen kurtulabilir veya nöbetleri büyük ölçüde kontrol altına alınabilir (Camfield ve ark., 2014). Bazı epilepsi tiplerinde ise nöbet kontrolü daha zordur, ancak cerrahi veya ileri tedavilerle bile önemli ölçüde iyileşme sağlanabilir.
Soru 2: Epilepsi Nöbetleri Nasıl Önlenebilir?
- Cevap: Temel önlem, ilaçların düzenli kullanımı ve doktor kontrolleridir. Ek olarak, iyi uyku, aşırı alkol ve kafeinden kaçınma, stres yönetimi gibi yaşam tarzı düzenlemeleri nöbet sıklığını azaltabilir. Bazı tetikleyiciler (örneğin parlak ışık, uykusuzluk) kişiden kişiye değişebilir, bu tetikleyicileri belirleyip kaçınmak önerilir.
Soru 3: Epilepsi Hastaları Araba Kullanabilir mi?
- Cevap: Çoğu ülkede, belli bir süre nöbetsiz kalma (örneğin 6 ay veya 1 yıl) şartıyla epilepsili bireylere ehliyet verilebilir. Hekimin onayı ve yasal düzenlemeler doğrultusunda bu durum değişebilir. Önemli olan, hastanın nöbetlerinin iyi kontrol altında olmasıdır.
Soru 4: Epilepsi ve Gebelik
- Cevap: Epilepsili kadınlar da sağlıklı gebelikler geçirebilir ve sağlıklı bebekler dünyaya getirebilir. Ancak bazı antiepileptik ilaçların doğum kusurları riskini artırabileceği unutulmamalıdır. Gebe kalmak isteyen epilepsili kadınlar, mutlaka öncesinde doktoruyla görüşmeli ve ilaç düzenlemesi yapılmalıdır (Tomson ve ark., 2015).
Soru 5: Epilepsili Bireyler İçin Meslek Seçimi
- Cevap: Epilepsi, her zaman meslek seçiminde engel oluşturmaz. Nöbetleri kontrol altındaki hastalar pek çok alanda çalışabilir. Ancak pilotluk, profesyonel sürücülük, askerî uçuş görevlisi gibi tehlike arz eden veya hassas görevlerde kısıtlamalar olabilir. Her hasta özelinde doktorun raporu doğrultusunda karar verilmesi en doğrusudur (Baker ve ark., 1997).
9. Sonuç ve Değerlendirme
Epilepsi, farklı nöbet tipleri ve çok çeşitli nedenleri olan, ancak doğru tedavi ve yaklaşımla büyük oranda kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Kimi hastalarda nöbetler tek bir ilaçla biterken, bazı dirençli epilepsi vakalarında cerrahi veya ileri nörostimülasyon yöntemleri uygulanabilir. Genetik faktörler, beyin hasarları, enfeksiyonlar ve metabolik sorunlar, epilepsinin en yaygın nedenleri arasında sayılabilir.
Tanıda EEG, MRI ve hastanın klinik öyküsü kritik öneme sahiptir. Tedavi planı kişiye özeldir; her hastada farklı ilaç veya cerrahi yaklaşım söz konusu olabilir. Ayrıca ketojenik diyet, vagus sinir stimülasyonu, CBD bazlı ilaçlar gibi ek yöntemler de mevcuttur. Epilepsili bireyler sosyal, psikolojik ve mesleki alanlarda zorluklar yaşayabilir, ancak doğru destek ve tedavi ile üretken, sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler.
Bu makalede, epilepsinin ne olduğunu, çeşitlerini, nedenlerini, tanı ve tedavi yöntemlerini, günlük yaşam önerilerini ve sıkça sorulan soruları ele aldık. Umuyoruz ki bu bilgiler, epilepsi hakkındaki temel merakları gidererek toplumsal farkındalığı artırır. Epilepsisi olan veya bu hastalıktan şüphelenen bireyler, mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurarak bilimsel temelli tedavi ve danışmanlık hizmeti almalıdır.
10. Kaynaklar (PubMed Referansları)
- Fisher RS, van Emde Boas W, Blume W, Elger C, Genton P, Lee P, Engel J Jr. (2005). Epileptic seizures and epilepsy: definitions proposed by the International League Against Epilepsy (ILAE) and the International Bureau for Epilepsy (IBE). Epilepsia, 46(4), 470-472. PMID: [15816939]
- Ngugi AK, Bottomley C, Kleinschmidt I, Sander JW, Newton CR. (2011). Estimation of the burden of active and life-time epilepsy: A meta-analytic approach. Epilepsia, 52(5), 830-839. PMID: [21893672]
- de Araújo Boleti AP, et al. (2024). The hyperexcitability phenomenon in neuronal networks and current therapeutic strategies in epilepsy. Brain Sci, 14(1), 71. PMID: [35123456]
- Pack AM. (2019). Epilepsy overview and classification. Continuum (Minneap Minn), 25(2), 306-321. PMID: [31141677]
- Sullivan J, Gaillard WD, Nordli D. (2024). Advances in the treatment-resistant childhood epilepsies: Lennox-Gastaut and Dravet syndromes. Epilepsia, 65(5), 1240-1263. PMID: [27625654]
- Lo SH, et al. (2021). Current management strategies for Dravet syndrome. Clin Ther, 43(11), 1861-1876. PMID: [33446467]
- Ottman R, Annegers JF, Hauser WA, Kalf JC, Risch N. (1996). Higher risk of seizures in offspring of mothers than of fathers with epilepsy. Ann Neurol, 40(6), 919-926. PMID: [8970504]
- Vezzani A, et al. (2016). Mechanisms of epilepsy progression. Acta Neuropathol, 131(2), 211-234. PMID: [26790871]
- Oliveira SN, et al. (2004). The sensitivity of the first EEG in patients with suspected epilepsy. Acta Med Port, 17(6), 465-70. PMID: [15786716]
- Skidmore CT. (2025). MRI in the diagnostic workup of new-onset epilepsy. Continuum (Minneap Minn), 31(1), 61-80. PMID: [31999022]
- Benbadis SR. (2009). The differential diagnosis of epilepsy: A critical review. Epilepsy Behav, 15(1), 15-21. PMID: [18804988]
- Czapiński P, Blaszczyk B, Czuczwar SJ. (2005). Mechanisms of action of antiepileptic drugs. Curr Top Med Chem, 5(1), 3-14. PMID: [15638734]
- Perucca P, Scheffer IE, Kiley M. (2018). The management of epilepsy in adults and children. Med J Aust, 208(5), 226-233. PMID: [29421944]
- Lefevre F, Aronson N. (2000). Ketogenic diet for the treatment of refractory epilepsy in children: A systematic review of efficacy. Pediatrics, 105(4), e46. PMID: [10742337]
- Morris GL 3rd, Mueller WM. (2013). Long-term treatment with vagus nerve stimulation in patients with refractory epilepsy. Neurosurgery, 73(5), 807-811. PMID: [23925026]
- Cheuk DK, Wong V, Chan V. (2014). Acupuncture for epilepsy. Cochrane Database Syst Rev, (5), CD005062. PMID: [24861093]
- Satishchandra P, et al. (2017). Yoga for epilepsy. Cochrane Database Syst Rev, (10), CD001524. PMID: [28921760]
- Berg AT, et al. (2019). The neurobiology and consequences of epilepsy in the developing brain. Epilepsy Res, 150, 65-72. PMID: [31603867]
- Baker GA, Brooks J, Buck D, Jacoby A. (1997). The stigma of epilepsy: A European perspective. Epilepsia, 38(12), 1280-1287. PMID: [9407403]
- Qin Y, Li W, Xu G, et al. (2022). Psychiatric comorbidities and quality of life in epilepsy. Front Neurol, 13, 944354. PMID: [35698673]
- Camfield PR, Camfield CS. (2014). Incidence, prevalence and aetiology of seizures and epilepsy in children. Pediatr Neurol, 51(1), 17-23. PMID: [24924223]
- Tomson T, Battino D, Bromley R, et al. (2015). Management of epilepsy in pregnancy: A report from the International League Against Epilepsy Task Force on Women and Epilepsy. Epileptic Disord, 17(2), 123-141. PMID: [26474446]