Beyin tümörleri: çeşitleri, belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri

beyin tumorleri

GİRİŞ

Beyin tümörleri, kafatası içinde, beyin dokusunda veya beyni çevreleyen zarlarda (meninksler) kontrolsüz hücre büyümesi sonucu oluşan kitlelerdir. Vücudun kontrol merkezi olan beyindeki bu kitleler, hayati fonksiyonları etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına, hatta ölüme yol açabilir. Beyin tümörleri, iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign, kanserli) olabilir. İyi huylu tümörler genellikle yavaş büyür, çevre dokulara yayılmaz ve cerrahi olarak çıkarıldıklarında tekrarlama olasılıkları düşüktür. Kötü huylu tümörler ise hızlı büyür, çevre dokulara yayılabilir (invazyon), uzak organlara sıçrayabilir (metastaz) ve tedavi edilmezlerse ölümcüldürler. Bu makale, beyin tümörlerinin farklı türlerini, belirtilerini, teşhis yöntemlerini ve güncel tedavi yaklaşımlarını hem bilimsel bir dille hem de genel okuyucunun anlayabileceği bir şekilde açıklamayı amaçlamaktadır.

1. BEYİN TÜMÖRLERİNİN SINIFLANDIRILMASI: TEMEL KAVRAMLAR

Beyin tümörlerini anlamak için öncelikle nasıl sınıflandırıldıklarını bilmek gerekir. İki temel sınıflandırma yaklaşımı vardır: Tümörün köken aldığı hücre tipi ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) derecelendirme sistemi.

  • 1.1. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Derecelendirme Sistemi: WHO, beyin tümörlerini mikroskop altındaki görünümlerine ve genetik özelliklerine göre 4 dereceye ayırır (Louis et al., 2021). Bu derecelendirme, tümörün ne kadar hızlı büyüdüğünü (agresiflik derecesi) ve tedaviye ne kadar iyi yanıt verebileceğini tahmin etmeye yardımcı olur.
    • Derece I Tümörler: Yavaş büyüyen, sınırları belirgin, genellikle iyi huylu tümörlerdir. Cerrahi olarak tamamen çıkarılabilirler ve tekrarlama olasılıkları düşüktür. Örnek: Pilositik astrositom.
    • Derece II Tümörler: Nispeten yavaş büyürler, ancak çevre dokulara sızma (infiltrasyon) potansiyelleri vardır. Cerrahi sonrası tekrarlayabilirler ve zamanla daha yüksek dereceli (daha agresif) bir tümöre dönüşebilirler. Örnek: Diffüz astrositom.
    • Derece III Tümörler: Hızlı büyüyen, kötü huylu tümörlerdir. Çevre dokulara yayılırlar ve agresif tedavi (cerrahi, radyoterapi, kemoterapi) gerektirirler. Örnek: Anaplastik astrositom.
    • Derece IV Tümörler: En agresif, hızlı büyüyen ve kötü huylu tümörlerdir. Tedavisi zor ve yaşam beklentisi düşüktür. Örnek: Glioblastoma.
  • 1.2. Tümörlerin Köken Aldığı Hücre Tipleri: Beyin tümörleri, köken aldıkları hücre tipine göre isimlendirilir. Beyinde birçok farklı hücre tipi bulunur ve her biri farklı türde bir tümöre yol açabilir.
    • Glial Hücreler (Destek Hücreleri): Beynin en sık görülen tümörleri olan gliomalar, glial hücrelerden köken alır. Glial hücreler, sinir hücrelerinin (nöronların) işlevlerini destekler ve korur.
      • Astrositler: Yıldız şeklindeki bu hücreler, kan-beyin bariyerinin oluşumunda, sinir hücrelerinin beslenmesinde, iyon dengesinin sağlanmasında ve hasarlı dokuların onarımında rol oynarlar.
      • Oligodendrositler: Sinir hücrelerinin aksonlarını (uzantılarını) sararak miyelin kılıfını oluştururlar. Miyelin kılıfı, sinirsel iletimi hızlandırır.
      • Ependim Hücreleri: Beyin omurilik sıvısı (BOS) ile dolu boşlukları (ventrikülleri) ve omurilik kanalını döşer. BOS üretimine ve dolaşımına katkıda bulunurlar.
    • Nöronlar (Sinir Hücreleri): Beynin temel işlevsel birimleridir. Nöronlardan kaynaklanan tümörler gliomalardan daha nadirdir.
    • Diğer Hücreler: Beyinde ayrıca kan damarı hücreleri, meninks hücreleri (beyin zarları) ve hipofiz bezi hücreleri gibi farklı hücre tipleri bulunur.

2. BAŞLICA BEYİN TÜMÖRÜ ÇEŞİTLERİ: DETAYLI İNCELEME

  • 2.1. GLİOMALAR:

 Genetik ve Moleküler Özellikler: Gliomaların oluşumunda ve ilerlemesinde çeşitli genetik ve moleküler değişiklikler rol oynar. Bu değişiklikler, tümörün davranışını, tedaviye yanıtını ve prognozunu etkileyebilir.

  • IDH Mutasyonları: İzositrat dehidrogenaz (IDH) genlerindeki (IDH1 ve IDH2) mutasyonlar, gliomalarda sık görülen bir genetik değişikliktir. IDH mutasyonları, daha iyi prognozla ilişkilidir ve özellikle düşük dereceli gliomalarda (derece II ve III) ve sekonder glioblastomalarda (daha düşük dereceli bir tümörden gelişen glioblastomalar) görülür.
  • 1p/19q Ko-delesyonu: 1. kromozomun kısa kolunun (1p) ve 19. kromozomun uzun kolunun (19q) birlikte kaybıdır. Bu genetik değişiklik, özellikle oligodendrogliomlarda görülür ve kemoterapiye (temozolomid ve PCV – prokarbazin, CCNU, vinkristin) daha iyi yanıtın bir göstergesidir.
  • MGMT Promotor Metilasyonu: O6-metilguanin-DNA metiltransferaz (MGMT) geninin promotor bölgesinin metillenmesi, alkilleyici ajanlara (örneğin, temozolomid) karşı tümörün duyarlılığını artırır. MGMT, DNA hasarını onaran bir enzimdir. Metilasyon, MGMT geninin ifadesini azaltarak, kemoterapinin etkinliğini artırır.
  • TP53 Mutasyonları: Tümör baskılayıcı bir gen olan TP53’teki mutasyonlar, birçok kanser türünde olduğu gibi gliomalarda da sık görülür. TP53 mutasyonları, genellikle daha kötü prognozla ilişkilidir.
  • EGFR Amplifikasyonu/Mutasyonu: Epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) geninin amplifikasyonu (gen kopya sayısının artması) veya mutasyonu, özellikle glioblastomalarda sık görülür ve tümör büyümesini uyarır.
  • PTEN Mutasyonları/Delesyonları: Fosfataz ve tensin homolog (PTEN) geni, hücre büyümesini ve sağkalımını düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir. PTEN mutasyonları veya delesyonları (gen kaybı), glioblastomalarda sık görülür ve daha kötü prognozla ilişkilidir.
  • TERT Promotor Mutasyonları: Telomeraz ters transkriptaz (TERT) geninin promotor bölgesindeki mutasyonlar, telomeraz enziminin aktivitesini artırarak hücrelerin ölümsüzleşmesine ve tümör büyümesine katkıda bulunur. Glioblastomalarda ve oligodendrogliomlarda sık görülür.
  • Glial hücrelerden köken alan gliomalar, tüm beyin tümörlerinin önemli bir kısmını oluşturur. Kendi içinde farklı alt tiplere ayrılır:
    • Astrositomlar: Astrositlerden köken alan, en sık görülen glioma türüdür.
      • Pilositik Astrositom (WHO Derece I): Genellikle çocuklarda ve genç erişkinlerde, sıklıkla beyincikte (serebellum) görülür. Kistik (sıvı dolu) bir yapıya sahiptir ve içindeki katı tümör kısmı (mural nodül) cerrahi olarak çıkarıldığında genellikle tam iyileşme sağlanır. BRAF genindeki füzyonlar veya mutasyonlar sıktır (Ostrom et al., 2019).  
      • Genellikle Serebellumda Yerleşir: Beyinciğin (serebellum) vermis veya hemisferlerinde sık görülür.
      •   Kistik Yapı: Genellikle kistik (sıvı dolu) bir yapıya sahiptir ve kist içinde bir mural nodül (katı tümör kitlesi) bulunur.
      •   BRAF Füzyonları/Mutasyonları: Sıklıkla BRAF geninde füzyonlar (KIAA1549-BRAF) veya mutasyonlar (BRAF V600E) görülür. Bu genetik değişiklikler, MAPK sinyal yolağını aktive ederek tümör büyümesini uyarır.
      •   Tedavi: Genellikle cerrahi olarak tamamen çıkarılabilir ve prognozu çok iyidir.
      •  
      • Diffüz Astrositom (WHO Derece II): Genellikle serebral hemisferlerde görülür ve normal beyin dokusuna yaygın bir şekilde sızar. Zamanla daha yüksek dereceli bir tümöre dönüşebilir. IDH mutasyonları sık görülür.
      • Anaplastik Astrositom (WHO Derece III): Hızlı büyüyen, kötü huylu bir tümördür. Mikroskop altında, hücrelerde belirgin anormallikler (atipi), hücre bölünmesi (mitoz) ve hücre ölümü (nekroz) görülebilir. IDH mutasyonları görülebilir.
      • Glioblastoma (WHO Derece IV): En sık görülen ve en agresif primer beyin tümörüdür. Hızlı büyür ve çevre dokulara yayılır. Mikroskop altında, yeni kan damarı oluşumu (mikrovasküler proliferasyon) ve nekroz alanları tipiktir. Primer (de novo) veya sekonder (daha düşük dereceli bir astrositomdan gelişen) olabilir. Genetik ve moleküler özellikleri farklılık gösterir (Stupp et al., 2005). EGFR amplifikasyonu/mutasyonu, PTEN mutasyonları/delesyonları, TERT promotor mutasyonları sık görülürken, IDH mutasyonları primer glioblastomalarda nadirdir.
    • Oligodendrogliomlar: Oligodendrositlerden köken alan tümörlerdir.
      • Oligodendrogliom (Derece II): Genellikle yavaş büyürler. Mikroskop altında, hücreler “kızarmış yumurta” görünümüne sahip olabilir ve kalsifikasyonlar (kireçlenmeler) görülebilir.
      • Anaplastik Oligodendrogliom (Derece III): Daha hızlı büyür ve kötü huyludur.
      • 1p/19q Ko-delesyonu: 1. kromozomun kısa kolu (1p) ve 19. kromozomun uzun kolunun (19q) birlikte kaybı, oligodendrogliomlarda sık görülen bir genetik değişikliktir ve kemoterapiye daha iyi yanıtın bir göstergesidir (Cairncross et al., 2013).
    • Ependimomlar: Ependim hücrelerinden köken alan tümörlerdir. Çocuklarda sıklıkla posterior fossada (beyincik ve beyin sapı), erişkinlerde ise omurilikte görülür. Mikroskop altında “psödorozet” adı verilen yapılar oluşturabilirler.
      • Subependimom ve Miksopapiller Ependimom (Derece I): Yavaş büyüyen.
      • Ependimom (Derece II).
      • Anaplastik Ependimom (Derece III): Hızlı büyüyen.
  • 2.2. MENENJİOMLAR: Beyin ve omuriliği çevreleyen zarlar olan meninkslerden köken alan, genellikle iyi huylu tümörlerdir. Genellikle yavaş büyürler ve dura mater ile ilişkilidirler. Mikroskop altında “psammom cisimcikleri” (kalsifiye yapılar) görülebilir. Birçoğunda progesteron reseptörleri bulunur (Sahm et al., 2017).
    • İyi Huylu Menenjiomlar (Derece I): En sık görülen türdür ve cerrahi ile tedavi edilebilir.
    • Atipik Menenjiomlar (Derece II): Daha hızlı büyüyebilir ve tekrarlama olasılığı daha yüksektir.
    • Anaplastik (Malign) Menenjiomlar (Derece III): Nadir, kötü huylu, hızlı büyüyen tümörlerdir.
  • 2.3. HİPOFİZ ADENOMLARI: Beynin tabanındaki hipofiz bezinden köken alan, genellikle iyi huylu tümörlerdir. Sella turcica içinde yerleşirler.
    • Fonksiyonel (Hormon Salgılayan) Adenomlar: Aşırı hormon salgılayarak çeşitli belirtilere yol açabilirler (akromegali, galaktore, adet düzensizlikleri, Cushing hastalığı vb.).
    • Non-fonksiyonel (Hormon Salgılamayan) Adenomlar: Görme sorunları gibi bası belirtilerine neden olabilirler.
  • 2.4. AKUSTİK NÖROM (VESTİBÜLER SCHWANNOM): İşitme ve denge siniri olan 8. kraniyal sinirin kılıfından köken alan iyi huylu bir tümördür. İşitme kaybı, kulak çınlaması (tinnitus) ve denge sorunlarına neden olabilir.
  • 2.5. MEDULLOBLASTOM: Beyincikte yer alan kötü huylu bir çocukluk çağı tümörüdür. Hızlı büyüyebilir.
  • 2.6. DİĞER NADİR GÖRÜLEN BEYİN TÜMÖRÜ TÜRLERİ:
    • Kraniyofarenjiyom: Hipofiz bezi yakınında, genellikle iyi huylu.
    • Germ Hücreli Tümörler: Pineal bez veya hipofiz bölgesinde, üreme hücrelerinden köken alır.
    • Primer Santral Sinir Sistemi Lenfoması: Bağışıklık sistemi hücrelerinden kaynaklanan kanser.
    • Metastatik Beyin Tümörleri: Başka organlardaki kanserin (akciğer, meme, melanom vb.) beyne yayılması sonucu oluşur.

3. BEYİN TÜMÖRLERİNİN BELİRTİLERİ: NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMALI?

Beyin tümörlerinin belirtileri, tümörün büyüklüğüne, yerleşimine ve büyüme hızına bağlı olarak değişir. Belirtiler, tümörün doğrudan beyin dokusuna baskı yapması, beyin omurilik sıvısı (BOS) dolaşımını engellemesi veya kafa içi basıncını artırması sonucu ortaya çıkar.

  • 3.1. Genel Belirtiler:
    • Baş Ağrısı: En sık görülen belirtidir, ancak her baş ağrısı beyin tümörü anlamına gelmez. Beyin tümörüne özgü baş ağrısı; yeni başlayan ve giderek kötüleşen, sabahları daha şiddetli olan, bulantı ve kusma eşlik edebilen, öksürme, hapşırma veya ıkınma ile artan ve basit ağrı kesicilere yanıt vermeyen baş ağrısıdır.
    • Nöbetler (Epilepsi): Beyin tümörleri, beyin hücrelerinin elektriksel aktivitesini bozarak nöbetlere neden olabilir. Nöbetler, fokal (parsiyel) (beynin belirli bir bölgesinden kaynaklanan) veya jeneralize (yaygın) (beynin her iki tarafını da etkileyen) olabilir. Erişkin yaşta yeni başlayan nöbetler, beyin tümörü açısından araştırılmalıdır.
    • Bulantı ve Kusma: Özellikle sabahları görülen ve baş ağrısıyla birlikte olan bulantı ve kusma, beyin tümörünün bir işareti olabilir.
  • 3.2. Tümörün Yerleşimine Bağlı Belirtiler:
    • Görme Bozuklukları: Çift görme, bulanık görme, görme alanı kaybı veya ışık çakmaları (tümörün görme yollarına veya görme merkezine baskısı).
    • İşitme Kaybı ve Denge Sorunları: İşitme kaybı, kulak çınlaması (tinnitus), baş dönmesi, denge kaybı (tümörün işitme ve denge sinirlerine veya beyinciğe baskısı).
    • Konuşma Güçlüğü: Kelime bulma güçlüğü, anlama güçlüğü, kekeleme, konuşma bozukluğu (tümörün konuşma merkezlerine etkisi).
    • Duyusal ve Motor Fonksiyon Kayıpları: Vücudun bir tarafında uyuşma, karıncalanma, güçsüzlük, hissizlik, koordinasyon kaybı (tümörün duyu veya hareket merkezlerine baskısı).
    • Kişilik ve Davranış Değişiklikleri: Sinirlilik, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, depresyon, apati, kişilik değişiklikleri, uygunsuz davranışlar (tümörün ön lobu – frontal lob – etkilemesi).
  • 3.3. Hormonal Değişikliklere Bağlı Belirtiler: Hipofiz tümörleri, hormon dengesizliklerine neden olarak adet düzensizlikleri, cinsel işlev bozuklukları, akromegali (aşırı büyüme), kilo değişiklikleri, galaktore (memeden süt gelmesi), Cushing hastalığı (aşırı kortizol üretimi), hipertiroidi (aşırı tiroid hormonu üretimi) veya diabetes insipidus (su dengesi bozukluğu) gibi belirtilere yol açabilir.

4. BEYİN TÜMÖRLERİNİN TEŞHİSİ: ADIM ADIM İNCELEME

Beyin tümörü şüphesi olan bir hastada, tanıyı kesinleştirmek ve tümörün tipini, derecesini, yerleşimini ve yaygınlığını belirlemek için çeşitli testler ve görüntüleme yöntemleri kullanılır.

  • 4.1. Nörolojik Muayene: Doktor, hastanın görme, işitme, denge, refleksler, kas gücü, koordinasyon, duyu, konuşma ve mental durum gibi nörolojik fonksiyonlarını ayrıntılı olarak değerlendirir (Aminoff et al., 2019). Bu muayene, beyinde bir sorun olup olmadığını ve sorunun hangi bölgede olabileceğini anlamaya yardımcı olur.
  • 4.2. Görüntüleme Yöntemleri: Beynin iç yapısını görüntülemek için kullanılan yöntemlerdir.
    • Bilgisayarlı Tomografi (BT): X-ışınları kullanarak beynin kesitsel görüntülerini elde eder. Hızlı ve erişilebilir bir yöntemdir, ancak manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kadar detaylı görüntü sağlamaz.
    • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Güçlü manyetik alanlar ve radyo dalgaları kullanarak beynin daha detaylı görüntülerini elde eder. MRG, BT’ye göre daha hassastır ve özellikle yumuşak doku tümörlerini, beyin sapı ve beyincik tümörlerini daha iyi gösterir (Osborn et al., 2017).
      • Fonksiyonel MRG (fMRG): Beynin hangi bölgelerinin belirli görevler sırasında (konuşma, hareket vb.) aktif olduğunu gösterir. Cerrahi planlamada önemlidir.
      • MRG Spektroskopi (MRS): Beyin dokusundaki kimyasal maddelerin (metabolitlerin) düzeylerini ölçer (Barkhof et al., 2016). Tümörlerin metabolik özelliklerini değerlendirmede ve tipini tahmin etmede yardımcı olabilir (yüksek kolin/kreatin oranı, düşük NAA).
  • Perfüzyon MRG: Beyin dokusunun kanlanmasını değerlendirir. Tümörlerin kanlanma özelliklerini belirlemede ve tedaviye yanıtı izlemede kullanılabilir.
  • Difüzyon MRG : Difüzyon tensör görüntüleme (DTI), beyaz cevher yollarının (aksonların) görüntülenmesini sağlar ve cerrahi planlamada, özellikle tümörün önemli sinir yollarıyla ilişkisini belirlemede kullanılabilir.
  • Pozitron Emisyon Tomografisi (PET): Beyin dokusunun metabolik aktivitesini ölçmek için radyoaktif maddeler kullanılır.
    • FDG-PET: En sık kullanılan PET ajanı olan florodeoksiglukoz (FDG), glukoz (şeker) metabolizmasını gösterir. Beyin tümörleri genellikle normal beyin dokusundan daha fazla glukoz kullandığı için, FDG-PET tümörlerin saptanmasında, derecelendirilmesinde, tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde ve nükslerin belirlenmesinde kullanılabilir. Ancak, bazı düşük dereceli tümörler ve beyindeki normal metabolik aktivite, FDG-PET’in yorumlanmasını zorlaştırabilir.
    • Amino Asit PET: Beyin tümörlerinde artmış amino asit alımını gösteren PET ajanları (örneğin, 11C-metionin, 18F-FET) da kullanılmaktadır. Bu ajanlar, özellikle düşük dereceli gliomların saptanmasında ve FDG-PET’in yetersiz kaldığı durumlarda faydalı olabilir.
    • Diğer PET Ajanları: Beyin tümörlerinin görüntülenmesinde kullanılan diğer PET ajanları arasında somatostatin reseptörlerini hedefleyen ajanlar (örneğin, 68Ga-DOTATATE – nöroendokrin tümörler için) ve tümör proliferasyonunu (çoğalmasını) gösteren ajanlar (örneğin, 18F-FLT) bulunmaktadır.
  • 4.3. Biyopsi: Görüntüleme yöntemleriyle tümör saptansa bile, kesin tanı için genellikle biyopsi (doku örneği alınması) gerekir. Biyopsi, tümörün tipini, derecesini ve genetik/moleküler özelliklerini belirlemek için yapılır.
    • Cerrahi Biyopsi: Tümörün cerrahi olarak çıkarılması sırasında alınan doku örneğidir.
    • Stereotaktik Biyopsi: Cerrahiye uygun olmayan veya ulaşılması zor tümörlerden, özel bir çerçeve ve bilgisayar yardımıyla, iğne ile doku örneği alınması işlemidir.
    • İntraoperatif Frozen Section (Dondurulmuş Kesit İncelemesi): Cerrahi sırasında alınan doku örneğinin hızlı bir şekilde (yaklaşık 15-30 dakika içinde) patolog tarafından mikroskop altında incelenmesidir. Bu, cerraha tümörün tipi ve derecesi hakkında ön bilgi verir, ancak kesin tanı için yeterli olmayabilir ve parafin kesitlerin (daha detaylı inceleme) hazırlanması gerekir.
    • İmmünohistokimya: Alınan doku örneği üzerindeki bazı özel proteinlerin varlığını saptamak için antikorların kullanıldığı bir laboratuvar testidir. Bu test, tümörün köken aldığı hücre tipini belirlemeye yardımcı olur.
  • 4.4. Moleküler ve Genetik Testler: Tümör dokusu üzerinde yapılan genetik testler, tümörün davranışını, tedaviye yanıtını ve prognozunu (hastalığın seyri) daha iyi anlamamızı sağlar. Bu testler, kişiye özel tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesinde önemli rol oynar.
    • FISH (Floresan İn Situ Hibridizasyon): Kromozomlardaki genlerin varlığını, yokluğunu veya yerini belirlemek için floresan problar kullanılır.
    • PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu): DNA’nın belirli bir bölgesinin çoğaltılması işlemidir.
    • DNA Dizileme (Sekanslama): DNA’daki nükleotidlerin (A, T, C, G) sırasının belirlenmesi işlemidir. Yeni nesil dizileme (NGS), birçok genin veya tüm genomun aynı anda dizilenmesini sağlayarak, tümörlerin genetik heterojenitesini ve tedaviye direnç mekanizmalarını daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
    • Metilasyon Profili: DNA metilasyonu, gen ifadesini düzenleyen bir epigenetik mekanizmadır. Beyin tümörlerinin metilasyon profilleri, tümörlerin sınıflandırılmasında ve prognozun belirlenmesinde giderek daha fazla önem kazanmaktadır.

5. BEYİN TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİ: GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Beyin tümörlerinin tedavisi, tümörün tipine, derecesine, büyüklüğüne, yerleşimine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre belirlenir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi yer alır. Çoğu zaman, bu tedavi yöntemleri kombine edilerek kullanılır.

  • 5.1. Cerrahi Tedavi: Beyin tümörlerinin tedavisinde cerrahinin temel amaçları şunlardır:
    • Tümörü Tamamen Çıkarmak (Total Rezeksiyon): Mümkünse, tümörün tamamının çıkarılması, en iyi tedavi sonucunu sağlar.
    • Tümörün Boyutunu Küçültmek (Subtotal Rezeksiyon): Tümörün tamamı çıkarılamıyorsa, mümkün olduğunca büyük bir kısmının çıkarılması, diğer tedavilerin etkinliğini artırabilir ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirebilir.
    • Tümörün Neden Olduğu Basıyı Azaltmak (Dekompresyon): Tümörün beyin dokusuna veya önemli yapılara (örneğin, görme sinirleri) baskı yapması durumunda, basıyı azaltmak için tümörün bir kısmı çıkarılabilir.
    • Cerrahi Teknikler ve Teknolojiler:
      • Mikrocerrahi: Mikroskop altında, hassas aletler kullanılarak yapılan cerrahi.
      • Endoskopik Cerrahi: Küçük bir kesiden, endoskop adı verilen ince, ışıklı bir tüp aracılığıyla yapılan cerrahi.
      • Nöronavigasyon: Ameliyat sırasında, bilgisayar yardımıyla beyin haritası oluşturularak tümörün yerinin ve sınırlarının daha doğru belirlenmesi.
      • İntraoperatif MRG (İoMRG): Ameliyat sırasında MRG çekilerek, cerrahın tümörün ne kadarını çıkardığını görmesi ve gerekirse ek doku alması.
      • Uyanık Kraniyotomi: Hastanın ameliyat sırasında uyanık tutularak konuşma, hareket gibi fonksiyonlarının test edilmesi ve bu bölgelerin korunması. Özellikle konuşma merkezine yakın tümörlerde kullanılır.
      • Fluoresan Rehberli Cerrahi (5-ALA): Hastaya ameliyat öncesi verilen bir madde (5-ALA), tümör hücrelerinde birikerek floresan ışık altında parlamasını sağlar.
      • Nöromonitörizasyon: Ameliyat sırasında sinirlerin fonksiyonunun (elektriksel aktivitesini) sürekli olarak izlenerek sinir hasarı riskini azaltan yöntemlerdir.
      • Robotik Cerrahi:
    • Cerrahi Riskler ve Komplikasyonlar: Kanama, enfeksiyon, beyin ödemi, nörolojik fonksiyonlarda (konuşma, hareket, görme vb.) geçici veya kalıcı kayıp, nöbetler ve anesteziye bağlı komplikasyonlar.
  • 5.2. Radyoterapi: Işın Tedavisi: Yüksek enerjili ışınlar (X-ışınları, protonlar veya gama ışınları) kullanılarak tümör hücrelerinin DNA’sı hasara uğratılır ve hücrelerin büyümesi, çoğalması durdurulur veya hücreler öldürülür.
    • Radyoterapinin Çalışma Prensibi:
    • Farklı Radyoterapi Türleri:
      • Konvansiyonel (Klasik) Radyoterapi: Genellikle haftanın 5 günü, birkaç hafta boyunca.
      • Stereotaktik Radyocerrahi (SRS): Tek seansta (veya birkaç seansta) yüksek doz radyasyon. Gamma Knife, CyberKnife ve Linac tabanlı sistemler.
      • Stereotaktik Radyoterapi (SRT): Stereotaktik radyocerrahiye benzer, ancak tedavi birkaç seansa yayılır.
      • Proton Tedavisi: Proton ışınları, çevre dokulara daha az zarar verebilir.
      • Brakiterapi: Radyoaktif kaynakların doğrudan tümörün içine veya yakınına yerleştirilmesi.
      • Tedavi Planlaması: BT/MRG ile üç boyutlu model oluşturulur, doz dağılımı hesaplanır. Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi (IMRT) ve Volumetrik Ark Terapi (VMAT), hassas doz dağılımları sağlar.
    • Radyoterapinin Yan Etkileri: Yorgunluk, cilt reaksiyonları, saç dökülmesi, bulantı, beyin ödemi.
  • 5.3. Kemoterapi: İlaç Tedavisi: Kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını engelleyen veya hücreleri öldüren ilaçların kullanılmasıdır.
    • Kemoterapinin Çalışma Prensibi:
    • Kemoterapi İlaçları ve Uygulama Yolları: Ağız yoluyla (oral), damar yoluyla (intravenöz), kas içine (intramüsküler) veya doğrudan beyin omurilik sıvısına (intratekal). Temozolomid, lomustin (CCNU), karmustin (BCNU), prokarbazin ve vinkristin (Weller et al., 2017).
    • Kemoterapinin Yan Etkileri: Saç dökülmesi, bulantı, iştahsızlık, yorgunluk, ishal, kabızlık, ağız yaraları, kan hücrelerinde azalma, sinir hasarı.
  • 5.4. Hedefe Yönelik Tedaviler: Akıllı İlaçlar: Kanser hücrelerinin büyümesinde, çoğalmasında ve yayılmasında rol oynayan belirli molekülleri hedefleyen ilaçlardır.
    • Hedefe Yönelik Tedavi Prensibi
    • Örnek İlaçlar ve Hedefleri:
      • Bevacizumab (Avastin): VEGF (vasküler endotelyal büyüme faktörü) inhibitörü.
      • EGFR İnhibitörleri (erlotinib, gefitinib): EGFR (epidermal büyüme faktörü reseptörü) inhibitörleri.
      • BRAF İnhibitörleri (vemurafenib, dabrafenib): Mutasyona uğramış BRAF proteinini hedefler.
      • mTOR İnhibitörleri (everolimus): mTOR proteinini hedefler.
      • Diğer Hedefler ve İlaçlar: MEK, PI3K, CDK4/6 inhibitörleri, PD-1/PD-L1 inhibitörleri, tirozin kinaz inhibitörleri.
  • 5.5. İmmünoterapi: Bağışıklık Sistemini Güçlendirme: Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımasını ve onlara saldırmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir.
    • İmmünoterapi Çalışma Prensibi
    • İmmünoterapi Türleri ve Beyin Tümörlerindeki Kullanımı:
      • Bağışıklık Kontrol Noktası İnhibitörleri (pembrolizumab, nivolumab): T hücrelerinin kanser hücrelerine saldırmasını sağlar (Filley et al., 2017).
      • CAR T-hücre Tedavisi: Hastanın T hücreleri laboratuvarda genetik olarak değiştirilerek kanser hücrelerini hedef alır.
      • Kanser Aşıları: Bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı uyarır.
      • Onkolitik Virüsler: Kanser hücrelerini seçici olarak enfekte eden ve yok eden virüslerdir.
      • İmmünoterapi, beyin tümörlerinde umut vadeden, ancak henüz standart olmayan bir tedavi.
  • 5.6. Destekleyici Tedaviler: Yaşam kalitesini artırmaya ve tedavi yan etkilerini yönetmeye yönelik tedavilerdir.
    • Ağrı Yönetimi: Opioidler, non-opioid analjezikler, sinir blokları.
    • Nöbet Kontrolü: Anti-epileptik ilaçlar (fenitoin, karbamazepin, levetirasetam vb.).
    • Beyin Ödemini Azaltma: Steroidler (deksametazon).
    • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: Kas güçsüzlüğü, denge sorunları.
    • Konuşma Terapisi: Konuşma ve anlama güçlüğü.
    • Psikolojik Destek: Psikolojik danışmanlık, destek grupları.
    • Nöro-Onkolojik Rehabilitasyon: Kapsamlı rehabilitasyon (fizik tedavi, iş uğraşı terapisi, konuşma terapisi, psikoterapi, bilişsel rehabilitasyon).
    • Palyatif Bakım: Yaşam kalitesini artırmaya yönelik yaklaşım (ağrı ve semptom kontrolü, psikososyal destek).

6. TEDAVİ SONRASI TAKİP: NÜKS VE YAN ETKİLERİN İZLENMESİ

Tedavi tamamlandıktan sonra, hastalar düzenli olarak takip edilmelidir. Bu, nüks (tümörün tekrarlaması), tedavinin uzun dönemli yan etkileri ve genel sağlık durumunu kontrol etmek içindir.

  • 6.1. Düzenli Kontrollerin Önemi:
  • 6.2. Takip Muayenelerinde Yapılan Testler: Nörolojik muayene, MRG, BT, kan testleri.
    • Görüntüleme Takibi: MRG (en sık), BT veya PET. Takip sıklığı tümör tipi, derece, tedaviye yanıt ve klinik duruma göre değişir.
    • RANO Kriterleri: Beyin tümörlerinin tedaviye yanıtını değerlendirmek için kullanılan standart kriterler (Wen et al., 2010).
    • Psödo-Progresyon: Radyoterapi sonrası geçici büyüme/kontrast tutulumu (gerçek progresyondan ayırt edilmeli; MRG spektroskopi, perfüzyon MRG, amino asit PET veya biyopsi ile).
  • 6.3. Nüks Belirtileri ve Tedavisi: Baş ağrısı, nöbet, görme/işitme sorunu, güçsüzlük, kişilik değişikliği gibi belirtiler görülebilir.Tedavi: Cerrahi, Radyoterapi, Kemoterapi, hedefe yönelik tedavi veya immünoterapi.
  • Geç Yan Etkilerin İzlenmesi: Nörolojik bozukluk, endokrin bozukluk, katarakt, işitme kaybı, ikincil kanser.

SONUÇ: BEYİN TÜMÖRLERİNDE ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİNİN ÖNEMİ

Beyin tümörleri, karmaşık ve yaşamı tehdit edebilen hastalıklardır. Erken teşhis ve uygun tedavi, hastaların yaşam kalitesini ve sağkalım süresini önemli ölçüde artırabilir. Belirtilerden şüphelenen kişilerin vakit kaybetmeden bir doktora (nöroloji veya beyin cerrahisi uzmanına) başvurması hayati önem taşır. Günümüzde gelişen teşhis ve tedavi yöntemleri sayesinde, beyin tümörleriyle mücadelede önemli başarılar elde edilmektedir.

KAYNAKÇA (Güncellenmiş ve Genişletilmiş)

Makalede kullanılan ve atıfta bulunulan kaynakların güncel ve güvenilir olması önemlidir. İşte güncellenmiş ve genişletilmiş bir kaynakça (APA stiline göre düzenlenmiş):

  1. Temel Kaynaklar (WHO Sınıflandırması ve Genel Bilgiler):
    • Louis, D. N., Perry, A., Wesseling, P., Brat, D. J., Cree, I. A., Figarella-Branger, D., … & Ellison, D. W. (2021). The 2021 WHO Classification of Tumors of the Central Nervous System: a summary. Neuro-Oncology, 23(8), 1231-1251. (Bu, 2016 yerine en güncel WHO sınıflandırmasıdır.)  
    • Ostrom, Q. T., Cioffi, G., Gittleman, H., Patil, N., Waite, K., Kruchko, C., & Barnholtz-Sloan, J. S. (2019). CBTRUS Statistical Report: Primary Brain and Central Nervous System Tumors Diagnosed in the United States in 2012–2016. Neuro-Oncology, 21(Supplement_5), v1-v100. (Güncel epidemiyolojik veriler)  
    • National Comprehensive Cancer Network (NCCN). (2023). NCCN Clinical Practice Guidelines in Oncology (NCCN Guidelines): Central Nervous System Cancers, Version 1.2023. https://www.nccn.org/professionals/physician_gls/pdf/cns.pdf (Güncel tedavi kılavuzları)
    • American Brain Tumor Association. (n.d.). Types of Brain Tumors. Retrieved from https://www.abta.org/tumor_types/ (Hasta ve yakınları için güvenilir bilgi kaynağı)
    • National Cancer Institute. (n.d.). Brain and Spinal Cord Tumors. Retrieved from https://www.cancer.gov/types/brain
  2. Spesifik Tümör Tipleri ve Genetik/Moleküler Özellikler:
    • Gliomalar:
      • Reuss, D. E., Mamatjan, Y., Schrimpf, D., Capper, D., Hovestadt, V., Kratz, A., … & von Deimling, A. (2015). IDH mutant diffuse and anaplastic astrocytomas have similar age at presentation and little difference in survival: a grading problem for WHO. Acta neuropathologica, 129(6), 867-873.  
      • Eckel-Passow, J. E., Lachance, D. H., Molinaro, A. M., Walsh, K. M., Decker, P. A., Sicotte, H., … & Jenkins, R. B. (2015). Glioma groups based on 1p/19q, IDH, and TERT promoter mutations in tumors. New England Journal of Medicine, 372(26), 2499-2508.  
      • Ceccarelli, M., Barthel, F. P., Malta, T. M., Sabedot, T. S., Salama, S. R., Murray, B. A., … & TCGA Research Network. (2016). Molecular profiling reveals biologically discrete subsets and pathways of progression in diffuse glioma. Cell, 164(3), 550-563.  
      • Cairncross, J. G., Wang, M., Shaw, E., Jenkins, R., Brachman, D., Buckner, J., … & Meech, S. (2013). Phase III trial of chemoradiotherapy for anaplastic oligodendroglioma: long-term results of RTOG 9402. Journal of Clinical Oncology, 31(3), 337.  
      • Stupp, R., Mason, W. P., van den Bent, M. J., Weller, M., Fisher, B., Taphoorn, M. J., … & Mirimanoff, R. O. (2005). Radiotherapy plus concomitant and adjuvant temozolomide for glioblastoma. New England Journal of Medicine, 352(10), 987-996.  
    • Menenjiomlar:
      • Sahm, F., Schrimpf, D., Olar, A., Koelsche, C., Reuss, D., Bissel, J., … & von Deimling, A. (2017). TERT promoter mutations are frequent in meningiomas of the skull base and associated with reduced recurrence-free survival. Acta neuropathologica, 133(6), 895-904.
  1. Belirtiler ve Tanı:
    • Nörolojik Muayene:
      • Aminoff, M. J., Greenberg, D. A., & Simon, R. P. (2019). Clinical neurology. McGraw-Hill Education. (Temel nöroloji kitabı)
    • Görüntüleme:
      • Osborn, A. G., Hedlund, G. L., & Salzman, K. L. (2017). Osborn’s brain: imaging, pathology, and anatomy. Elsevier Health Sciences. (Kapsamlı nöroradyoloji kaynağı)
      • Barkhof, F., Majoie, C. B., & Hulst, H. E. (2016). MR spectroscopy and diffusion tensor imaging in brain tumor diagnosis and treatment. Neuroimaging Clinics, 26(1), 77-97.
    • Biyopsi ve Patoloji:
      • Perry, A., & Brat, D. J. (2016). Practical surgical neuropathology: a diagnostic approach. Elsevier Health Sciences.
  2. Tedavi:
    • Cerrahi:
      • Sanai, N., & Berger, M. S. (2018). Glioma extent of resection and its impact on patient outcome. Neurosurgery, 62(4), 753-764.
      • D’Amico, R. S., & Claus, E. B. (2019). Surgical innovation in neuro-oncology. Translational Cancer Research, 8(Suppl 3), S249.
    • Radyoterapi:
      • Baskar, R., Lee, K. A., Yeo, R., & Yeoh, K. W. (2012). Cancer and radiation therapy: current advances and future directions. International journal of medical sciences, 9(3), 193.  
      • Tseng, Y. D., & Krishnan, S. (2018). Stereotactic radiosurgery and stereotactic body radiation therapy. Cancer journal (Sudbury, Mass.), 24(1), 23.
    • Kemoterapi:
      • Weller, M., van den Bent, M., Tonn, J. C., Stupp, R., Preusser, M., Cohen-Jonathan-Moyal, E., … & Hegi, M. E. (2017). European Association for Neuro-Oncology (EANO) guideline on the diagnosis and treatment of adult astrocytic and oligodendroglial gliomas. The Lancet Oncology, 18(6), e315-e329.  
    • Hedefe Yönelik Tedaviler ve İmmünoterapi:
      • Reardon, D. A., Kaley, T. J., & Fecci, P. E. (2015). The evolving role of targeted therapeutics and immunotherapies in the treatment of glioblastoma. Expert review of neurotherapeutics, 15(8), 955-975.
      • Filley, A. C., Henriquez, M., & Gajewski, T. F. (2017). Immunotherapy for glioblastoma: perspectives on progress and novel approaches. Brain research, 1674, 14-24.
  3. Takip ve Prognoz
    • Wen, P. Y., Macdonald, D. R., Reardon, D. A., Cloughesy, T. F., Sorensen, A. G., Galanis, E., … & Chang, S. M. (2010). Updated response assessment criteria for high-grade gliomas: response assessment in neuro-oncology working group. Journal of Clinical Oncology, 28(11), 1963.  

Similar Posts

Bir yanıt yazın