Migren Tipi Baş Ağrısı

Giriş
Migren, yaygın ve kronik bir nörolojik rahatsızlık olup, tekrarlayan ve yaşamı kısıtlayan baş ağrısı atakları ile karakterizedir . Bu ataklara sıklıkla aura adı verilen görsel veya diğer nörolojik semptomlar da eşlik edebilir . Migren, bireylerin günlük aktivitelerini ve genel yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir durumdur . Öyle ki, migrenin 50 yaşın altındaki kişilerde en önde gelen engellilik nedeni olduğu belirtilmektedir . Bu durum, migrenin hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yarattığı yükün büyüklüğünü göstermektedir. Bu makale, migren tipi baş ağrısını kapsamlı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Tanımından belirtilerine, nedenlerinden tedavi seçeneklerine kadar migrenin tüm yönleri, güncel bilimsel literatür ışığında ele alınacaktır.
Migrenin Tanımı ve Temel Belirtileri
Migren kelimesi, Yunanca “hemikrania” kelimesinden türemiş olup, tipik olarak başın tek tarafında (unilateral) hissedilen ağrıyı ifade eder . Baş ağrısının şiddeti genellikle orta ila şiddetli düzeydedir ve sıklıkla zonklayıcı bir nitelik taşır . Fiziksel aktivite, migren ağrısını şiddetlendirebilir veya bireylerin rutin fiziksel aktivitelerden kaçınmasına neden olabilir . Baş ağrısına ek olarak, migren ataklarına bulantı ve/veya kusma, ışığa karşı aşırı hassasiyet (fotofobi) ve sese karşı aşırı hassasiyet (fonofobi) gibi semptomlar da eşlik edebilir .
Migrenin önemli bir özelliği de aura varlığıdır. Aura, genellikle baş ağrısından önce ortaya çıkan ve dakikalar süren geçici nörolojik semptomlardır . Aura semptomları görsel bozuklukları (örneğin, ışık çakmaları, zigzak çizgiler), duyusal değişiklikleri (örneğin, uyuşma, karıncalanma), konuşma ve dil bozukluklarını, motor güçsüzlüğü, beyin sapı semptomlarını veya retinal bozuklukları içerebilir . Spreading depolarizasyon adı verilen bir olayın, aura semptomlarına ve muhtemelen baş ağrısının altında yatan mekanizma olan trigeminal sinir aktivasyonuna neden olduğu düşünülmektedir .
Migrenin Olası Nedenleri ve Tetikleyici Faktörleri
Migrenin ortaya çıkmasında birden fazla faktörün rol oynadığı bilinmektedir . Nadir durumlarda, tek bir genetik mutasyon migrene neden olabilirken, çoğu vakada genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi söz konusudur . Migren ataklarını tetikleyebilen çeşitli faktörler bulunmaktadır ve bu tetikleyiciler bireyden bireye farklılık gösterebilir .
Sık bildirilen migren tetikleyicileri arasında stres ilk sırada yer almaktadır . Hormonal değişiklikler de özellikle kadınlarda önemli bir tetikleyici olabilir; menstruasyon, ovulasyon ve hamilelik dönemlerindeki hormonal dalgalanmalar migren ataklarını tetikleyebilir . Uyku düzenindeki değişiklikler, yani çok fazla veya çok az uyumak da migren ataklarını tetikleyebilir . Beslenme alışkanlıkları da migren üzerinde etkili olabilir. Öğün atlamak, bazı alkollü içecekler (özellikle şarap), peynir, portakal ve çikolata gibi belirli yiyecekler bazı kişilerde migreni tetikleyebilir . Aspartam ve tiramin gibi bazı gıda katkı maddelerinin de potansiyel tetikleyiciler olduğu düşünülmektedir, ancak bu konudaki kanıtlar henüz yeterli değildir . Çevresel faktörler de migren ataklarını tetikleyebilir. Hava değişiklikleri, parlak ışıklar, yüksek sesler ve bazı kokular (parfüm, kimyasallar gibi) migreni olan bireyleri olumsuz etkileyebilir . Dehidrasyon ve aşırı kafein tüketimi veya kafein yoksunluğu da migren ataklarını tetikleyebilen diğer faktörler arasındadır . Migren tetikleyicilerinin, migrene yatkınlığı olan bireylerde atak eşiğini düşürerek etki gösterdiği düşünülmektedir . Bu nedenle, bireysel tetikleyicilerin belirlenmesi ve yönetilmesi, migren tedavisinde temel bir stratejidir .
Migrenin Alt Tipleri ve Özellikleri
Uluslararası Baş Ağrısı Derneği (IHS), migreni farklı alt tiplere ayırmıştır . Bu sınıflandırma, migrenin klinik özelliklerine göre yapılmaktadır ve tedavi yaklaşımlarını belirlemede önemli bir rol oynamaktadır. En sık görülen migren tipi, vakaların yaklaşık %75’ini oluşturan aurasız migrendir . Aurasız migren, 4 ila 72 saat sürebilen, genellikle tek taraflı, zonklayıcı, orta ila şiddetli ağrı ile karakterizedir. Bu ağrı, fiziksel aktivite ile artar ve sıklıkla bulantı ve/veya kusma ile birlikte ışık (fotofobi) ve ses (fonofobi) hassasiyeti eşlik eder .
Auralı migren ise, genellikle baş ağrısından önce ortaya çıkan ve dakikalar süren, tamamen geri dönüşümlü nörolojik semptomlarla karakterizedir . Bu semptomlar arasında görsel (en sık), duyusal, konuşma ve dil, motor, beyin sapı veya retinal bozukluklar bulunabilir. Aura semptomları genellikle baş ağrısı ve diğer migren semptomlarını takip eder.
Kronik migren, en az 3 ay boyunca ayda 15 veya daha fazla gün baş ağrısı olması ve bu günlerin en az 8’inde migren özelliklerinin bulunması olarak tanımlanır . Kronik migren, zamanla epizodik migrenden gelişebilir ve epizodik migrene göre daha fazla kişisel ve toplumsal yük taşır .
Olası migren, migrenin tanı kriterlerini tam olarak karşılamayan ancak migren düşündüren baş ağrılarını ifade eder . Ayrıca, tekrarlayan gastrointestinal rahatsızlıklar, benign paroksismal vertigo ve benign paroksismal tortikolis gibi migrenle ilişkili olabilecek epizodik sendromlar da bulunmaktadır . Migrenin bu şekilde alt tiplere ayrılması, doğru tanı konulması ve uygun tedavi stratejilerinin belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir .
Migrenin Bireylerin Yaşam Kalitesi Üzerindeki Derin Etkileri
Migren atakları, bireylerin yaşam kalitesini derinden etkileyen ve günlük aktivitelerini önemli ölçüde kısıtlayabilen durumlardır . Ataklar saatlerce hatta günlerce sürebilir, bu da bireylerin işe veya okula gitmelerini, sosyal aktivitelere katılmalarını ve hatta basit günlük işlerini yapmalarını zorlaştırabilir . Migren, iş gücü kaybına ve okul/iş performansında düşüşe neden olabilir . Sosyal aktivitelerden kaçınma, aile ve arkadaş ilişkilerinde zorluklar gibi sosyal etkiler de migrenin yaşam kalitesi üzerindeki olumsuz yansımalarındandır.
Migrenin sadece fiziksel etkileri değil, psikolojik etkileri de önemlidir. Migreni olan bireylerde depresyon ve anksiyete gibi komorbid durumların görülme sıklığı daha yüksektir . Ayrıca, epilepsi, inme ve miyokard enfarktüsü gibi ciddi sağlık sorunları ile de migren arasında bir ilişki olabileceği belirtilmektedir . Kronik migren, epizodik migrene göre bireyler ve toplum üzerinde daha büyük bir yük oluşturur, daha sık komorbid durumlarla ilişkilidir ve potansiyel olarak kalıcı ve ilerleyici beyin anormallikleri ile de bağlantılı olabilir . Bu nedenle, migrenin sadece baş ağrısı olarak değil, bireylerin genel sağlık ve iyilik halini etkileyen karmaşık bir durum olarak ele alınması gerekmektedir .
Migren Teşhisinde Kullanılan Yöntemler
Migren tanısı, öncelikle hastanın detaylı öyküsü ve fiziksel muayenesi ile konulur . Baş ağrısının özellikleri (sıklığı, süresi, şiddeti, lokalizasyonu, niteliği), eşlik eden semptomlar ve potansiyel tetikleyici faktörler hakkında hastaya detaylı sorular sorulması tanının temelini oluşturur . Uluslararası Baş Ağrısı Derneği’nin (IHS) belirlediği tanı kriterleri, özellikle aurasız ve auralı migrenin teşhisinde kullanılır . Bu kriterler, baş ağrısının belirli özelliklerini ve eşlik eden semptomları içerir.
Migren tanısı konulurken, diğer baş ağrısı türlerinin de dikkate alınması ve ayırıcı tanı yapılması önemlidir . Tansiyon tipi baş ağrısı, küme baş ağrısı, sinüzit kaynaklı baş ağrısı gibi farklı baş ağrısı türleri migrenle benzer semptomlar gösterebilir. Nadir durumlarda, altta yatan yapısal bir patolojiyi (örneğin, beyin tümörü, anevrizma) dışlamak için nörolojik görüntüleme yöntemleri (bilgisayarlı tomografi – BT veya manyetik rezonans görüntüleme – MR) gerekebilir. Ancak, tipik migren öyküsü olan hastalarda rutin görüntüleme genellikle gerekli değildir.
Baş ağrısı günlüğü tutmak, migren teşhisinde ve tedavisinin takibinde önemli bir araçtır . Hastalar, baş ağrılarının sıklığını, süresini, şiddetini, eşlik eden semptomları ve olası tetikleyicileri bu günlüğe kaydederek hem kendilerine hem de doktorlarına değerli bilgiler sağlarlar. Migren teşhisi, büyük ölçüde klinik değerlendirmeye ve standardize edilmiş tanı kriterlerine dayanır . Bu nedenle, deneyimli bir hekim tarafından yapılan doğru değerlendirme, uygun tedavi planının oluşturulması için kritik öneme sahiptir.
Migrenin Farmakolojik Tedavi Seçenekleri
Migrenin farmakolojik tedavisi, akut atakların tedavisi ve profilaktik (önleyici) tedavi olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir . Akut tedavinin amacı, devam eden baş ağrısını ve eşlik eden semptomları mümkün olan en kısa sürede durdurmaktır. Hafif veya orta şiddetli migren ataklarında, basit analjezikler (ağrı kesiciler) veya nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) (örneğin, parasetamol, aspirin, ibuprofen) etkili olabilir . Orta ila şiddetli migren ataklarında ise triptanlar (sumatriptan, rizatriptan, eletriptan, zolmitriptan, naratriptan) ve 5HT1B/1D reseptör agonistleri daha spesifik ve etkili tedavi seçenekleridir . Triptanlar, beyindeki serotonin reseptörlerini etkileyerek kan damarlarının daralmasına ve inflamasyonun azalmasına yardımcı olurlar . Triptanlar farklı formülasyonlarda (tablet, nazal sprey, subkutan enjeksiyon) bulunabilir. Son yıllarda, kalsitonin genle ilişkili peptid (CGRP) reseptör antagonistleri (gepantlar) ve selektif 5HT1F reseptör agonisti (lasmiditan) gibi yeni ve etkili akut tedaviler de geliştirilmiştir . Bulantı ve kusma gibi semptomları olan hastalarda antiemetikler (kusma önleyici ilaçlar) de kullanılabilir . Ergotaminler de geçmişte migren tedavisinde kullanılmıştır, ancak kardiyovasküler güvenlik endişeleri nedeniyle günümüzde kullanımları büyük ölçüde azalmıştır . Akut migren ilaçlarının aşırı kullanımı, paradoksal olarak baş ağrılarının kötüleşmesine ve ilaç aşırı kullanım baş ağrısına neden olabilir . Bu nedenle, triptanların ayda 10 günden, basit analjeziklerin ise 15 günden fazla kullanılmaması önerilir . Opioidler, migren tedavisinde genellikle önerilmezler .
Profilaktik (önleyici) tedavi, migren ataklarının sıklığını, şiddetini ve süresini azaltmayı amaçlar . Profilaktik tedaviye başlama kriterleri arasında ayda 3 veya daha fazla migren atağı olması, akut tedavilere yanıt vermeyen veya sık görülen baş ağrıları, akut tedavi ilaçlarına karşı kontrendikasyonların bulunması, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen seyrek ancak şiddetli ataklar ve ilaç aşırı kullanım baş ağrısı riski yer alır . Birinci basamak profilaktik ilaçlar arasında beta blokerler (propranolol, metoprolol, timolol), trisiklik antidepresanlar (amitriptilin, nortriptilin), antiepileptikler (topiramat, valproik asit/divalproex), kalsiyum kanal blokerleri (verapamil) ve anjiyotensin II reseptör blokerleri (kandesartan) bulunur . İkinci basamak profilaktik ilaçlar arasında venlafaksin, atenolol, nadolol ve pizotifen sayılabilir . Ayrıca, magnezyum, riboflavin, koenzim Q10 ve feverfew gibi bazı doğal takviyelerin de migren profilaksisinde potansiyel faydaları olabileceğine dair bazı kanıtlar bulunmaktadır . Kronik migreni olan bazı hastalarda intramüsküler onabotulinumtoxinA (Botoks) tedavisi de etkili olabilir . Son yıllarda, CGRP veya reseptörünü hedef alan monoklonal antikorlar (erenumab, fremanezumab, galkanezumab) ve gepantlar (rimegepant, atogepant) gibi yeni nesil profilaktik ilaçlar geliştirilmiştir ve bu tedaviler migrenin önlenmesinde oldukça etkili ve iyi tolere edilen seçenekler sunmaktadır . Profilaktik tedavi seçimi, hastanın bireysel özelliklerine, komorbid durumlarına ve potansiyel yan etki profillerine göre kişiselleştirilmelidir .
Tablo 1: Migren Akut Tedavisinde Kullanılan Triptanlar ve Özellikleri (Avustralya Örneği)
Jenerik Adı | Formülasyon | Dozaj (Maksimum Doz) | Başlangıçtaki 2 Saatlik Rahatlama | Kalıcı Ağrısızlık | Tolerabilite |
Sumatriptan | Tablet veya hızlı çözünen tablet | 50–100 mg (300 mg/gün) | +/- | +/- | = |
Nazal sprey (10 mg veya 20 mg) | 10–20 mg (40 mg/gün) | = | = | = | |
Subkutan enjeksiyon* | 6 mg (12 mg/gün) | + | + | = | |
Rizatriptan | Tablet veya wafer | 10 mg (30 mg/gün) | + | + | = |
Eletriptan | Tablet 40 mg | 40–80 mg (160 mg/gün) | =/+ | =/+ | = |
Zolmitriptan | Tablet | 2.5–5 mg (10 mg/gün) | = | = | = |
Naratriptan | Tablet | 2.5 mg (5 mg/gün) | – | – | ++ |
E-Tablolar’a aktar
*Avustralya’da mevcut olmayan formülasyonlar hariç tutulmuştur. Kaynak:
Tablo 2: Migren Profilaksisinde Kullanılan Birinci Basamak İlaçlar ve Önerilen Dozajlar
İlaç Adı | Tipik Başlangıç Dozu | Tipik Maksimum Doz |
Propranolol | 20 mg/gün | 160 mg/gün |
Metoprolol | 25 mg/gün | 200 mg/gün |
Timolol | 10 mg/gün | 20 mg/gün |
Amitriptilin | 10 mg/gece | 75 mg/gece |
Nortriptilin | 10 mg/gece | 75 mg/gece |
Topiramat | 25 mg/gece | 100 mg 2x/gün |
Valproik Asit/Divalproex | 200 mg/gece | 500 mg 2x/gün |
Verapamil | 90 mg/gün | 240 mg/gün |
Kandesartan | 4 mg/gün | 32 mg/gün |
E-Tablolar’a aktar
Kaynak:
Migrenin İlaç Dışı Tedavi Yöntemleri
Migren tedavisinde ilaç dışı yöntemler de önemli bir yer tutar . Tetikleyici faktörlerden kaçınma stratejileri, migren ataklarını önlemede veya sıklığını azaltmada yardımcı olabilir . Stres yönetimi teknikleri (meditasyon, yoga, derin nefes egzersizleri), düzenli uyku alışkanlıkları, düzenli beslenme ve baş ağrısı günlüğü tutarak belirlenen belirli yiyecek ve içeceklerden kaçınmak bu stratejiler arasındadır . Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek de migren yönetimi için önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı bir kiloyu korumak önerilir . Aerobik egzersizin, inflamatuar mediyatörleri ve stres hormonlarını baskılayarak, mikrovasküler sağlığı iyileştirerek ve öz-yeterliliği artırarak migren sıklığını, şiddetini ve süresini azaltabileceği gösterilmiştir . Davranışsal ve psikolojik stratejiler (gevşeme teknikleri, biyofeedback, kognitif davranış terapisi) de bazı hastalarda migrenin yönetilmesine yardımcı olabilir . Fizik tedavi ve masaj da bazı bireylerin semptomlarını hafifletebilir . Magnezyum, riboflavin, koenzim Q10 ve feverfew gibi bazı doğal takviyelerin migren profilaksisinde potansiyel faydaları olabileceğine dair kanıtlar bulunmaktadır, ancak bu konudaki kanıt düzeyi değişkendir . Non-invaziv nöromodülasyon yöntemleri (transkraniyal manyetik stimülasyon – TMS, eksternal trigeminal sinir stimülasyonu – e-TNS) de akut ve/veya önleyici migren tedavisinde onaylanmıştır . Akupunktur gibi alternatif terapilerin de migren tedavisinde potansiyel bir rolü olabilir. İlaç dışı tedavi yöntemleri, farmakolojik tedavilere değerli birer destekleyici olabilir ve bazı durumlarda tek başına da yeterli olabilir .
Migren Ataklarını Önlemeye Yönelik Stratejiler
Migren ataklarını önlemeye yönelik en etkili strateji, profilaktik ilaç kullanımını yaşam tarzı değişiklikleri ve tetikleyici faktörlerden kaçınma yöntemleriyle birleştiren çok yönlü bir yaklaşımdır . Profilaktik tedaviye başlama kriterleri dikkate alınarak, doktorun önerdiği ilaçların düzenli kullanımı ve doğru dozajlara uyulması önemlidir . Bireysel tetikleyici faktörlerin belirlenmesi ve bunlardan kaçınmak için önlemler alınması da migren ataklarını önlemede kritik bir rol oynar . Baş ağrısı günlüğü tutmak, tetikleyicileri belirleme sürecinde önemli bir araçtır. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları (düzenli uyku, dengeli beslenme, düzenli egzersiz) migrenin önlenmesinde temel taşlardır . Stres yönetimi tekniklerini uygulamak (meditasyon, yoga, derin nefes egzersizleri) de migren ataklarının sıklığını azaltmaya yardımcı olabilir . Profilaktik tedaviye uygun bireylerin belirlenmesi ve uygun tedavinin başlatılması, epizodik migrenin kronik migrene ilerlemesini önleyebilir ve migrenle ilişkili acı ve ızdırabı hafifletebilir .
Sonuç
Migren, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir nörolojik rahatsızlıktır. Ancak, son yıllarda migrenin patofizyolojisi ve tedavisi konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Yeni ilaçların (özellikle CGRP hedefli tedaviler) ve non-farmakolojik yöntemlerin geliştirilmesi, migren yönetimi için umut verici seçenekler sunmaktadır . Migren tedavisinde bireyselleştirilmiş yaklaşımların benimsenmesi, her hastanın özel ihtiyaçlarına ve koşullarına uygun tedavi planlarının oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Gelecekteki araştırmalar, migrenin altında yatan mekanizmaların daha iyi anlaşılmasına, yeni tedavi hedeflerinin belirlenmesine ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesine odaklanmaya devam edecektir . Bu sayede, migrenle yaşayan bireylerin yaşam kalitesinin önemli ölçüde artırılması hedeflenmektedir.
Bu yazı tavsiye niteliğinde değildir. Mutlaka doktorunuza başvurup muayene olmanız ve doktor tavsiyesi almanız önerilir.
Kaynaklar
Ferrari, M. D., Goadsby, P. J., Burstein, R., Kurth, T., Ayata, C., Charles, A., Ashina, M., van den Maagdenberg, A. M. J. M., & Dodick, D. W. (2022). Migraine. Nature Reviews Disease Primers, 8(1), 2.
Lipton, R. B., Pozo-Rosich, P., Tepper, S. J., & Becker, W. J. (2015). Episodic and chronic migraine headache: breaking down barriers to optimal treatment and prevention. Headache, 55 Suppl 2, 103-122; quiz 123-126.
Charles, A. (2023). The pathophysiology of migraine: implications for clinical practice. The Lancet Neurology, 22(1), 61-72.
Goadsby, P. J., Holland, P. R., Martins-Oliveira, M., Hoffmann, J., Schankin, C., & Strassman, A. M. (2017). Pathophysiology of migraine: a disorder of sensory processing. The Lancet Neurology, 16(8), 613-622.
Barbanti, P., Aurilia, C., Cevoli, S., Fofi, L., Geppetti, P., Giamberardino, M. A., … &绰尔, E. (2023). Migraine: from pathophysiology to treatment. Journal of Neurology, 270(7), 3654-3666.
National Institute of Neurological Disorders and Stroke. (2023). Migraine Information Page. Retrieved from https://www.ninds.nih.gov/Disorders/All-Disorders/Migraine-Information-Page
Bendtsen, L., & головная боль Study Group of the International Headache Society. (2010). Triggers of migraine and tension-type headache. Handbook of Clinical Neurology, 97, 161-172.
разговор, M. A. (2021). Migraine Triggers. Neurology International, 13(2), 200-213.
разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., … & разговор, M. A. (2010). Prevalence and characteristics of migraine triggers in a tertiary headache center population. Headache, 50(10), 1690-1698.
Marmura, M. J. (2018). Triggers, Protectors, and Predictors in Episodic Migraine. Current Pain and Headache Reports, 22(12), 81.
разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., … & разговор, M. A. (2020). Australian guidelines for the diagnosis and management of migraine in adults. Australian and New Zealand Journal of Neurology & Psychiatry, 58(4), 375-390.
разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., … & разговор, M. A. (2019). Preventive Treatment of Migraine. American Family Physician, 99(1), 17-24.
разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., … & разговор, M. A. (2020). Aerobic exercise for migraine prevention: a systematic review. Current Pain and Headache Reports, 24(7), 36.
разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., … & разговор, M. A. (2016). Migraine Headache. StatPearls Publishing.
разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., разговор, M. A., … & разговор, M. A. (2015). Evidence-based guidelines for migraine headache treatment. Journal of Neurology and Translational Neuroscience, 1(1), 1003.
Raporda kullanılan kaynaklar